GENEL BİLGİ

Ülkemizde yaygın olarak kullanılan bir ulaşım türü olan karayolu ulaşımında trafik güvenliğinin bir parçası olan otokorkuluklar veya diğer adıyla bariyerler; çelik, ahşap, plastik, beton malzemelerden ya da hibrid olarak yani bu malzemelerin birlikte kullanımı ile imal edilebilmektedir. Beton bariyerler üretim yöntemine göre prefabrik veya yerinde döküm olarak ikiye ayrılmaktadır. Her iki yöntemle de üretilen beton bariyerler EN 1317-2 standardında belirtilen çarpışma deneylerinin ardından CE belgesi alarak yollarda kullanılabilmektedir.

Beton bariyerler ABD'de ilk olarak 1950'li yıllarda, Avrupa'da ise 1970'li yıllarda kullanılmaya başlanmıştır.

Ülkemizde karayolu ulaşımı
demiryolu, denizyolu ve havayolu ulaşımına göre daha çok kullanılmaktadır.

Ülkemizde gerçekleşen trafik kazalarında her gün yaklaşık 22 vatandaşımız hayatını kaybederken, 842 vatandaşımız yaralanmakta ve 60 vatandaşımız ise engelli kalmaktadır. Toplam trafik kazalarının %20’si aracın çarpma sonrasında karşı şeride geçmesinden kaynaklanmakta ve bu durum ölüm oranlarını ciddi şekilde artırmaktadır. Başta İrlanda ve İngiltere olmak üzere pek çok ülkede araçların karşı yöne geçmesini engellemeleri ve sağladığı avanatajlar nedeniyle, orta refüjlerde standartlaştırılmış beton bariyer kullanımı yasal olarak zorunludur.

Bütün dünyada birbirine alternatif oluşturarak kullanılan çelik veya çelik halat bariyerler ile beton bariyerlerin performansları arasında çeşitli yönlerden farklılıklar vardır. Özellikle prefabrik beton bariyerler aracın çarpmasından sonra tıpkı bir tren vagonu gibi esneyerek çarpma enerjisini soğurur ve böylece aracı yolda tutar. Beton bariyerler kaza esnasında aracın karşı yöne geçmesini önleyerek ikincil kazaların oluşumunu önler. Buna ek olarak, beton bariyerlerde çarpma esnasında sivri ve keskin uçlar ciddi deformasyona sebep olmaz ve bu nedenle kaza sonrasında oluşabilecek yaralanmaları en aza indirir. Sağlamış olduğu yüksek güvenliğin yanı sıra, beton bariyerler uzun ömürlüdür ve sık sık bakım / onarım gerektirmez.

Kaza sayılarının ve buna bağlı gerçekleşen maddi manevi kayıplarının önüne geçebilmek için; araçların yapılan araştırma geliştirme çalışmalarıyla daha güvenli hale getirilmesi ve kanunların daha etkili uygulanması çalışmaları gibi, ihtiyaç duyulan yollara güvenlik bariyerlerinin yerleştirilmesi de çok büyük bir öneme sahiptir.

Ülkemizde ise beton bariyerlerin sağlamış olduğu yüksek güvenliğin ve ekonomik üstünlüklerinin fark edilmesiyle kullanımı her geçen gün artmaktadır.

GÜRÜLTÜ ÖNLEYİCİ SES BARİYERLERİ

Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde hızlı değişimler sonucunda; konut ve sanayi alanlarının plansız ve iç içe gelişmesi, kontrol edilemeyen nüfus ve buna bağlı trafik yoğunluğu artışlarıyla oluşan gürültü, insan sağlığını psikolojik ve fizyolojik açıdan etkileyen bir çevre sorunu haline dönüşmüştür.

Gürültü yönetiminin ilk adımı, etkilenme düzeyinin doğru tespit edilmesidir. Bu amaçla belirli bir alan dâhilinde tüm kaynaklar ve fiziksel çevre faktörlerinin hesaba katılarak değerlendirilmesi için stratejik gürültü haritaları tasarlanmaktadır.

Gürültü haritalarını takiben çevresel gürültü açısından sıcak noktaların belirlenmesi ve gürültü azaltım senaryolarının geliştirilmesine yönelik teknik önlemleri içeren gürültü eylem planları hazırlanmaktadır.

Gürültünün önlenmesi/azaltılması amacıyla alınan teknik önlemler
üç ana başlık altında toplanabilir;

Kaynakta Gürültü Önlemleri;

Gürültüyü kaynağında azaltmak için gereksiz kaynakları ortadan kaldırmak ve gürültü kaynaklarının gürültü düzeylerini azaltmak,

Mikro Ölçekte; Sanayi ve eğlence tesislerindeki gürültü kaynaklarının denetimi üreticilerin ve tasarım mühendislerinin denetim alanına girerken,

Makro Ölçekte; Havaalanı, demiryolu ve karayolu gibi gürültü kaynaklarının denetimi konunun uzmanı mühendis, mimar ve şehir plancıları vb. sorumluluk alanına girmektedir.

Alıcı-Kaynak Arasında Gürültü Önlemleri;

Alıcı-kaynak arasında gürültüyü önleme için karayolu/demiryolu bariyerleri kullanılmaktadır. Alıcı-kaynak arasındaki gürültü temel olarak kaynak ve alıcı arası uzaklık ile kaynak ve alıcı arasındaki bölgede yer alan elemanlardan etkilenmektedir. Bu açıdan bakıldığında, makro ölçekte konunun incelenmesi, kent plancıların gürültü denetimini de göz önüne alarak tasarımlarını yapması önemlidir.

Alıcıda Gürültü Önlemleri;

Alıcıda gürültüyü önlemek amacıyla yapılan faaliyetler genellikle bina cephesi izolasyonunu kapsamaktadır. Kaynakta ve kaynak ile alıcı arasında denetlenemeyen ve yapılara ulaşan gürültü için mikro ölçekte alınabilecek önlemlerden söz edilebilir. Örneğin, yapı kabuğunda veya pencere sistemlerinde gürültüyü azaltıcı tasarımlar tercih edilebilir. Yapıların gürültüye karşı daha dayanıklı tasarlanması, gürültünün geldiği yön dikkate alınarak tasarımın yapılması gibi önlemler konusunda mimarlar etkin rol oynayabilmektedir.

Gürültü azaltımı uygulamaları öncesi yapılacaklar

Karayolları ve demiryolları ağında oluşan gürültü sorununun önlenmesi amacıyla alınacak önlemlerden önce, gürültü seviyeleri ve kaynakları ile ilgili olarak gürültü haritaları oluşturulmalıdır. Bu haritalarda hangi yerleşim alanlarının daha çok etkilendiği ve bu yerleşim alanlarında kaç tane okul, hastane, konut bulunduğu tespit edilerek yerleri belirlenir. Oluşturulan gürültü haritalarına dayanarak gürültü seviyelerinin düşürülmesi veya tamamen önlenmesi amacıyla yapılacakları belirleyen Gürültü Eylem Planı hazırlanır. Gürültü Eylem Planı’nda nüfus faktörü ile birlikte sınır aşım değerlerinden faydalanılarak sıcak noktalar yani hassas alanlar belirtilir. Bu sıcak noktaların yer aldığı bölgelerde (yol ağındaki konumu ve kilometresi) ne kadar gürültü azaltımının gerekli olduğu belirlenir.

Tespitler

Üretime ilişkin tespitler
Ülkemizde, EN standart çatılarının tamamını karşılayan sertifikalara sahip ürünleri olan yerli bir üretici bulunmamaktadır. Ancak Avrupa Birliği’nde üretim yapan Türkiye’de distribütörlük yapan firmalar mevcut. Söz konusu standartlar kapsamındaki akustik testler Türk Standartları Enstitüsü ve kısmen de Ulusal Metroloji Enstitüsü’nde yapılmaktadır.

Mevzuata ilişkin tespitler
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü ile ilgili gerekli görüşmeler yapılarak, mevzuattaa yerli ve uluslararası geçerliliği olan sertifikalı ürünlerin teşvik edilmesi yönünde revizyon taleplerinin çalışılması gerekmektedir.

Ülkemizdeki potansiyelin belirlenmesi ve yapılabilecek uygulamalar

Türkiye’de 59 ilin gürültü haritasının hazırlanmasında gerekli olan kaynak envanterleri oluşturulmuş, bunların içerisinde 39 ilin stratejik gürültü haritası TÜBİTAK MAM tarafından tamamlanmıştır. Diğer 20 ilin stratejik gürültü haritaları da 2019 sonunda tamamlanacaktır. Ayrıca, 6 ilin gürültü eylem planı çalışmalarına başlanmış, 3 il kapsamında kaynak bazlı (karayolu, demiryolu, sanayi, eğlence tesisleri) gürültü azaltım senaryoları geliştirilmiş ve uygulanabilir teknik önlemler akustik olarak projelendirilmiştir. Benzer çalışmalar diğer 3 ili için devam etmektedir. TÜBİTAK MAM tarafından İMSAD üyeleriyle birlikte yerli malzemelerle uluslararası standartlara uygun bariyer sistemleri geliştirme konusunda çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Henüz somut adım bulunmamakla birlikte, bu konuyla ilgili çalışmalar yürütmek isteyen firmalarla işbirliği temelleri değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, uzun ömürlü, dayanıklı, bakım onarım gerektirmeyen, sağlam ve sürdürülebilir bir malzeme olan betonun, gürültü bariyeri yapımında kullanılması dikkatle değerlendirilmelidir. Beton farklı tasarımlara uygun şekilde dökülüp işlenebilme özelliğiyle ve mühendislik özellikleri bakımından uygun olan farklı malzemelerle kompozit bir şekilde kullanılabilmesiyle ön plana çıkmaktadır. Ülkede bariyer sistemlerinin geliştirilmesinde akustik tasarım ve saha çalışmalarını yürütebilecek en yetkin proje ekibi TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü altında çalışmalarını sürdürmektedir. Ürün geliştirme konusunda üretici firmaların ürünlerinin akustik uygunluğu ve optimum kompozisyonunun belirlenmesinde, ayrıca sistemde kullanılabilir ürünlerin akustik projelendirilmesi ve saha performans testlerinin yapılması konularında akreditasyon sertifikalarına sahip TÜBİTAK MAM ÇTÜ enstitüsünün laboratuvar altyapısı mevcuttur.

MOTOSİKLETLİ KORUMA SİSTEMLERİ

Başta İngiltere ve İskoçya olmak üzere Avrupa’da pek çok ülkede yapılan çalışmalarda mevcut çelik bariyer sistemlerinin motosikletlilerin güvenliğini sağlamadığı gibi, tam tersine motosiklet sürücüleri için hayati tehlike oluşturduğu tespit edilmiştir. Mevcut çelik bariyer sistemleri çarpma esnasında motosikletlinin bariyer altından kaymasını engelleyemez, sivri ve keskin uçları nedeniyle motosikletlileri adeta bir giyotin gibi keserek hayatlarını kaybetmelerine veya uzuvlarını kaybetmelerine sebep olur. Buna ek olarak çelik bariyer sistemlerinin dikmelerine çarpmak ve bu dikmelerin motosikletliye saplanması da motosikletlilerin hayatlarını kaybetmelerine neden olur.

Araştırmalara göre bariyere çarpan bir motosikletlinin hayatını kaybetme ihtimali bir otomobil sürücüsünden 7 kat daha fazladır. Ayrıca, araştırmalarda yolculuk mesafesine göre oranlama yapılırsa motosikletlilerin ölümlü bariyer kazasına karışma ihtimalinin otomobil kullanıcılarından 29 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir.

Dünyada özellikle yüksek hız limitli bölünmüş yollarda kullanılan bariyerler ise beton bariyerlerdir. Başta İngiltere ve İrlanda olmak üzere ek çok ülkede bölünmüş yollarda EN 1317 standardına uygun beton bariyer kullanımı yasal olarak zorunludur. Beton bariyerler, sürekli düz bir yüzeye sahiptir ve çarpma esnasında motosikletlinin bariyer altından kaymasına izin vermez. Çarpma enerjisini soğurarak darbe etkisini geniş alana yayar ve sürücüyü şeridine döndürür. ABD’de 951 motosiklet kazasında yapılan incelemelerde çelik bariyerlerde motosikletli kasklı bile olsa ağır yaralanma ihtimalinin beton bariyerden 1.4 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir. Aynı şekilde ABD yol otoriteleri tarafından yapılan bir çalışmada çelik bariyer yerine beton bariyer kullanımının motosikletliler için ölüm riskini % 36 azalttığı tespit edilmiştir.

Çarpma enerjisini soğuran, çarpma esnasında keskin ve sivri uçlara sebep olmayan, motosikletlilerin bariyer altından kaymasını engelleyen beton bariyerler motosikletli güvenliğini en üst seviyeye çıkarır.