BASIN BÜLTENLERİ

YEŞİL ÇİMENTO SAYESİNDE TÜRKİYE’NİN KARBON EMİSYONU AZALACAK

05 Haziran 2024

TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, Dünya Çevre Günü’nde Açıklama Yaptı: Yeşil Çimento Sayesinde Türkiye’nin Karbon Emisyonu Azalacak

TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında yaptığı açıklamada, “Asıl hedefi düşük karbonlu üretim sağlamak olan sektörün, yeşil mutabakata uyum, alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, enerji verimliliği ve dijitalleşme konularında da titizlikle çalıştığını vurguladı.

Çimento sektörünün çatı kuruluşu TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik’in, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde yaptığı değerlendirmede, Yeşil Çimento’nun yaygınlaştırılmasına ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca yayımlanan tebliğin geçtiğimiz Mart ayında yürürlüğe girmesinin sektör adına çok önemli bir adım olduğunu belirtti. Yücelik, “Bu tebliğ sayesinde önümüzdeki 10 yılda; sektörde 11 milyon ton karbon salınımı azaltılabilecek. Bu sayede 1,3 milyon ton petrokok ve kömür ithalatının önüne geçilebilecek. Böylelikle, 500 milyon ağaca eş değer çevresel fayda sağlanabilecek potansiyele sahip olacağız” değerlendirmesini yaptı. 

Türk çimento sektörünün her zaman uluslararası standartlara uygun ve her daim denetlenebilir çimento üretimini birinci öncelik olarak gördüğünü vurgulayan Fatih Yücelik, Avrupa’nın lideri, Dünya’nın beşinci büyük üreticisi olan sektörün, aynı zamanda çimento ve klinker toplamında Dünyada ikinci büyük ihracatçı konumunda yer aldığını hatırlattı. 120 milyon tona eşdeğer çimento üretim kapasitesine sahip olan Türk çimento sektörü, Türkiye geneline yayılan 56 entegre ve 21 öğütme olmak üzere toplam 77 fabrikada üretim yapıyor.

YEŞİL ÇİMENTOLARIN ÖNÜNÜN AÇILMASI BÜYÜK BİR AVANTAJ OLDU

TÜRKÇİMENTO Başkanı Fatih Yücelik, “AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın sektörümüze getireceği yükümlülükler de düşünüldüğünde, çimento üretiminde sağladığı ekonomik avantaj ve çevresel etkileri azaltması sayesinde, yeşil çimentoların önünün açılmasını ülkemiz açısından büyük bir avantaj olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönem sektörün dekarbonizasyon/düşük karbonlu üretim için belirtilen kazanımları sağlayabilmesi için sektörün alternatif hammadde ve alternatif yakıta erişimine yönelik düzenlemelerin zorunluluğu unutulmadan, kamu, akademi, sivil toplum örgütleri ve sektördeki bütün paydaşların iş birliği daha da önem kazanıyor” dedi. 

Asıl hedefi düşük karbonlu üretim sağlamak olan sektörün, yeşil mutabakata uyum, alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, enerji verimliliği ve dijitalleşme konularında da titizlikle çalıştığını söyleyen Yücelik, şu görüşleri dile getirdi: 

“Düşük karbonlu üretim yol haritamızda da belirttiğimiz gibi, bu yolda alternatif yakıt ve hammadde kullanımı, üretimde klinker kullanım oranını azaltma, enerji verimliliği ve teknolojik yatırımlar bizim sektör olarak en kritik konularımız. Hesaplarımıza göre 2023 yılında 1,8 milyon ton atık kullanarak enerji ihtiyacımızın yaklaşık %12’sini alternatif yakıttan elde ettik. Ayrıca yine 2023 yılında 6,2 milyon ton alternatif hammadde kullandık. Karbon emisyonu azaltımı için alternatif yakıt ve hammadde kullanımı kadar enerji verimliliği odaklı üretim yapmak da önemli. Enerji verimliliğini sağlamak üzere; üretim esnasında bacadan atılan gazın geri kazanımı yoluyla ‘atık ısı gerikazanım’ tesisleri kuruyoruz. Güncel rakamlarla, öz sermayelerle 17 fabrikada kurulu 26 hatta toplam 154,5 megawatt gücünde enerji üretiliyor. Bu rakam, yaklaşık 618 bin hanenin günlük elektrik tüketimine karşılık geliyor. Yani, yaklaşık 2,5 milyon kişinin elektrik tüketimine eşdeğer bir miktardan bahsediyoruz. Enerjinin çimento üretim maliyetindeki oranının %80 seviyesinde olduğu göz önüne alındığında atık ısı geri kazanımı yoluyla ürettiğimiz enerjinin hem çevresel hem de ekonomik getirisini görebiliriz.” 

Ülkemizin 2053 net sıfır hedefiyle Türk çimento sektörünün “Türkiye’nin Yeşil Kalkınma Devrimi”ni desteklediğini belirten Yücelik, “Özellikle ikiz dönüşüme sektör olarak adaptasyon sürecindeyiz. Yeşil ve dijitalin iç içe olduğu bir döneme geçiş yapmış bulunuyoruz. Bu geçişte de bir diğer önemli unsur toplumsal dönüşümdür. Dolayısıyla ikiz dönüşüm sürecini üçüz dönüşüm olarak revize ederek yol haritamızı bu çerçevede çiziyoruz” dedi.